Artık bir FIBA Dünya Kupası yazısı yazmanın zamanı geldi çünkü zurnanın zırt dediği yeri tamamladık ve çeyrek finale geldik.
Efenim izleyenler biliyor her maçımız kalp rahatsızlığı şeklinde geçiyor ve Dominik Cumhuriyeti ile yaptığımız bir önceki maç dışında bütün maçlarımız son saniyelere kadar başa baş gitti ve biz hoplaya zıplaya, bağıra çağıra maç izlemeye alıştık Milli Takım sayesinde.
Bu sefer de son 5 saniye kala Emir Preldzic ile bulduğumuz üç sayılık ile Avustralya karşısında maçı 1 sayı farkla 65-64 kazandık ve son 8 takım arasına yani çeyrek finale yükseldik. Ömer Aşık'ın son dakikalar dışında tutuk olduğu maçta "Ömer kötüyse milli takım da kötü" teorisinin gerçekliğine şahit olduk. Evet hacı Ömer Aşık dışında net olarak "çok iyi" diyebileceğimiz bir oyuncumuz yok ne yazık ki. Her nasılsa o kadar oyuncu yetiştiriyoruz (gerçekten Türkiye'den bu kadar iyi basketbol oyuncularının çıkmasına çok şaşırıyorum) ama şöyle sağlam, oynadığı on maçın sekizinde iyi oynayan istikrarlı bir oyuncu yetiştiremiyoruz (işte Ömer Aşık hariç ama onun da eksik tarafları var). Her maçta ayrı bir oyuncumuz ön plana çıkıyor bu aslında güzel bir şey lakin bu durumun olması gerekeni bir oyuncumuz her zamanki gibi on numara oyun çıkartır ama bunun yanında atıyorum bir "Ender Arslan da bugün çok fazla katkı verdi" gibisinden yorum yapılır öyle bugün şu oyuncumuz olmasaydı kazanamazdık, bugün bu oyuncu bizi sırtladı şeklinde olmaz.
Bir de şu duruma kılım. Mesela Allah'ın Ukrayna'sının, Finlandiya'sının falan hep siyahi oyuncuları var bizde neden yok hacı? Bizim takıma da bazı zamanlarda atletik yeteneklerini kullanıp uçacak, seyirciyi coşturacak, bazı zamanlarda potaya hızla yüklenecek faul alacak falan bir oyuncu lazım. Ayrıca Amerigalıların "bulls eye" dediği çılgın bir şutörümüz de yok. Her üçlük atışında %50 girecek mi girmeyecek mi heyecanından bıktık artık yaw her millette böyle deli şutör en azından bir kişi var.
Şundan dolayı mutluyum ki Milli Takım yıllar sonra ilk defa maç sonu oynamayı beceriyor. Geçen yıllarda seyrederken maç sonlarına kalan her maçı çok kötü oynar, bazen şans eseri kazanır ama çoğunlukla kaybederdik. Bu turnuvada maşallah hemen her maçı son saniyelere bırakan Milli Takım, çatır çatır kazanmasını bildi helal olsun!
Sonuç olarak efenim "yürüyün be 12 Dev Adam!" diyorum ve bir sonraki rakibimiz olan güçlü Litvanya karşısında da aynı başarıyı göstermesini diliyorum. Litvanya maçı hepten son saniyelere kalacak maç olacaktır artık ama bakalım yine dişimizle tırnağımızla bir şeyler başarabilecek miyiz göreceğiz. Yalnız şunu da belirtmek lazım kedi her zaman bal yemez o yüzden artık iyi takım olduğumuzu biraz göstermemiz lazım.